Wednesday, September 19, 2012

BENIM TARAFIMDAKI ALICILAR

Bu sabah kulaklığımın yanımda olmadığını farkettim ve çekmecemde duran eski kulaklığa mahkum kaldım, Sağ tarafı bozulmuş zaten, sesler de cızırtılı ve derinden geliyor. Bazı enstrumanlar daha iyi iken, insan sesleri hepten berbat.. Birkac şarkı dinledim çalışırken, içimde garip bir his, bir mutsuzluk, bir boşluk, bir doyurulmamışlık.. Bir refleksle çıkarttım kulaklıkları. Detayın ve inceliğin tad
ına varınca insan, nasıl da yavan geliyor iyi işlenmemiş, kalitesi düşük şeyler, az önce kulağıma akan müzik gibi. Oysaki biliyorum ki şarkı aynı şarkı, notalar tınılar aynı, medya aynı, yayın aynı, tek farklı olan benim tarafımdaki alıcılar.. kulaklık.
BENIM TARAFIMDAKI ALICILAR..Bu söz birkac kere tekrarladi büyüdü yankılandı tekrar tekrar söyledi kendini “Sinyaller aynı! Tek fark senin algılamanda, tek mesele senin algılaman, Tıpkı kulaklıği değiştirerek müziği algılamanı değiştirebileceğin gibi, kendi alıcılarını da değiştirebilirsin..Onlar sana verildi senin kontrolünde.. alıcılarını değiştir alıcılarını değiştir ALICILARINI DEGISTIR”
Içimde ve dışımda sürekli var olan ve beni beslemek üzere devamlı sinyal ve bilgi gönderen kaynaklari düşündüm.. evrenin müziğini.. Midem guruldar, kalbim küt küt atar bazen, içim sızlar, ya da içimde bir kıpırtı bir heyecan belirir, çiçekler kokar, bir insan gülümser, gürültülü sokakta cılız bir ağaçta bir kuş cikcikler, otobüste yanımda oturan teyze bir derin nefes alır offff.. bir bulut diğerlerinden daha hızlı kayar gökyüzünde, güneş tenimi ısıtır, trafik polisi keyifle öttürür düdüğünü bu kavşakta ama öteki kavşaktaki kızgın kızgın üfler, bir adam saçlarını sıvazlar dikiz aynasında, kötü bir koku gelir havalandırma delıklerinden, bir küçük köpek bir büyük köpeğe cesurca hırlar, soluduğum hava serin ve taze ciğerlerimi doldurur.. iş arkadaşım dalgın dalgın yürür, bir dost telaşesini paylaşır mesajında heyecanla, ve böyle böyle yaşam her saniyesinde binlerce binlerce sinyal gönderir her köşeden, içten ve dıştan.. Bunları almak veya almamak, filtrelemek ve seçerek almak, ya da hepsini almak ama farkında bile olmadan düşük kaliteli bir sinyal olarak almak, bir kısmını yüksek kaliteli alırken bir kısmının tonunu düşürmek, sadece içden gelenleri almak, veyahutta içe kulak tıkayıp sadece dıştan gelenleri.. dıştan gelenlerle içte firtınalar kopartmak.. içten gelenlerle dışta poyrazlar veya lodoslar estirmek.. Işte yaşam dediğimiz bu... sinyaller alıyoruz, değişik kalitede ve dozda algılıyoruz o sinyalleri, işliyoruz ve yeni sinyaller üretip salıyoruz dünyaya..
Bilinesi tek şey var, gelen sinyaller herkese aynı şekilde gidiyor, alıcı olan bize bağlı onu nasıl algıladığımiz, Kontrol paneli bizim yonetimimizde.. Filtreler ve işlemek bizim elimizde. Ve birçok teknik var bu becerileri geliştirmek için.. Kendimize yardım edebiliriz.. Yeter ki niyetlenelim.. Daha iyi göreceğim, daha iyi duyacağım, daha iyi farkedeceğim, daha iyi hissedeceğim. Ve iyi güzel olanları alıp bana zararlıları eleyeceğim.. (beceri arttıkca kötüleri de alıp iyiye cevirmek mümkün)..
Mutsuz, gergin, öfkeli, karamsarlığa yatkın ve çokca şikayetci iseniz algılama makinanizı elden geçirme zamanı gelmiştir. Kolay ve hızlı bir şekilde farkı kendinize ispatlamak istiyorsanız bugun birşey yapın: Dik oturun, derin derin birkaç kez nefes alın, aldığınız nefesin tüm vücudunuzu temizlediği bilin ve bugün algılarımın kontrolünü elime aldım diyin. Bütün duyu organlarınızı düşünerek tekrar nefes alın.. Gözleriniz, kulaklarınız, elleriniz, diliniz, burnunuz bugun kendisine sunulanı farkedecek ve içinizdeki güzel makina iyi olanları ve iyi olmayanları tek tek size söyleyecek.. Farkedin.. Sadece farkedin.. Birgün gelecek o makina diyecek ki „Ben artık şunu bırakıyorum.“ Ya da „Ben artık bunu yapmak istiyorum“ Acele etmeyin.. şimdilik sadece farkedin ve bu alıştırmayı birsüre yapın.. Güzel günlere.. Gunay

No comments:

Post a Comment